Fatih Terim Galatasaraydan neden ayrıldı


Fatih Terim ve Galatasaray Yollarını ayırdı.
Galatasaray yönetimi arasındaki ve fatih terim ile arasındaki soğuk davranışlar terimin Milli takımları çalıştırmasıyla başlamış ve ünal aysalın söylemleri; “Fatih terime sadece 4 Maç izin verdiklerini” söylemesi ve ardından cep telefon krizleriye terim ve galatasaray yollarını ayırmış oldu.
Milli taımlar teknik direktörlüğüne gittiği günden beri sürekli kafalarda soru işareti oluşan kamunun Galatasarayın yada Milli takımların başarıları hakkında genel izlenimleri, kimin başarılı olacağı yada kimim başarısız olacağı hakkında merakları kısa sürede sona ermiş oldu. Lige kötü başlayan galatasaray üst üste aldığı malubiyetlerden ve şampıyonlar liginde Real MADRİD ile oynadıkları ilk maçta evinde 6-1 yenilgiye uğraması sonucunda galatasaray ve fatih hoca arasındaki ilişkileride yıpratmış ggalatasaray ile milli takım yan yana çalıştırılamayacağınıda sanki seyirciye anlatmaya çalışmışlardı. Ayrıca Adnan nasın ntv spora bağlanıp terimin milli takımları çalıştırmasından rahatsızlıklarını dile getirmesi , diğer yandan Ünal aysalın “Fatih hoca telefonlara çıkmıyor” ifadesi yangını körükleyen son maddeler olmuştu.

Bu açıklamalar ve gelişmelerin ardından Galatasaray yönetim kurulu bir arayageldi. Toplantı ortlama 2 buçuk saat sürdükten sonra Fatih terim ile yollarının ayrılması kararını alan yönetim, fatih hocaya bu kararı antrenman sırasında iletmiştir. Birçok kamu kuruluşu ve taraftarın büyük tepkisini toplayan ve galatasaray camiasına bomba gibi düşen bu tatsız haber sonrasında Galatasaray ve Fatih Terim Yollarını Ayırmıştır.

Efendimizin Doğumu


Efendimizin Doğumu

Allah Celle’nin ve meleklerin medhettiği, Rabbimizin, hayatı üzerine yemin ettiği[2], alemlere rahmet olarak gönderdiği, yüce ahlak sahibi, içimizden birisi, canımızdan daha sevimlisi[], bizi pek seven, üzerimize titreyen, şefkat ve merhamet dolu Efendimiz, uyarıcımız, müjdecimiz[8], en güzel örneğimiz, Allah’a davet eden nur yüzlü kandilimiz, Ademoğullarının önderi sevgili peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, Fil Vakası’ndan 50-55 gün kadar sonra Halil olan dedesi İbrahim’in kurduğu şehirde, Mekke-i Mükerreme’de dünyaya geldi.

Peygamberimiz pazartesi gecesi sabaha yakın bir saatte yeryüzüne teşrif etti.[12]Arkadaşlarından birisi pazartesi günü oruç tutmanın önemini sorduğunda Allah Rasulü şu cevabı vermiştir: ‘O gün benim doğduğum gün, vahyin bana inmeye başladığı gündür.’

Allah Rasulü genel kabule göre Rebiülevvel ayının 12. gecesi doğmuştur. Bununla birlikte Efendimizin doğum tarihini belirlemeye çalışan Mısırlı astronomi âlimi Mahmut Feleki, Peygamberimizin oğlu İbrahimin vefatı günü meydana gelen güneş tutulmasından hareketle 20 Nisan 571 (9 Rebiülevvel) tarihini tesbit etmiş, Muhammed Hamidullah ise Cahiliyye Arapları arasında uygulanmakta olan Nesi Takvimini dikkate alarak 17 Haziran 569 tarihine ulaşmıştır.[14]

Peygamberimizin doğumu sırasında Osman b. Ebi’l-As’ın annesi Fatıma binti Abdullah ve Abdurrahman b. Avf’ın annesi Şifa Hatun, Hz. Amine’nin yanında bulunmuş, yeryüzünün bu en kutlu doğumuna nezaret etme şerefine nail olmuşlardır.[15]

Allah Rasulünün doğduğu gece pek çok olağanüstü hadisenin gerçekleştiği rivayet edilmektedir. Buna göre İran hükümdarının sarayının on dört burcu yıkılmış, İranlıların taptıkları ve bin yıldan beri yanmakta olan ateşleri sönmüş, Save gölü kurumuş, Semave nehri taşmış, Kabe’de bulunan putlar yüzüstü yere düşmüş, bir çok Yahudi ve Hristiyan âlimi o gece Ahmed aleyhiselamın yıldızının doğduğunu ifade etmiştir. Ancak bu hadiseler ilk dönem siyer ve hadis kaynaklarımızda yer almamakta olup, bu rivayetlere ihtiyatla yaklaşılması gerekmektedir.[16]

Efendimizin babası Abdullah b. Abdülmuttalib, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları koluna mensub olup daha evvel de zikrettiğimiz gibi ticari bir seyahatin dönüşü sırasında rahatsızlanmış ve oğlunu göremeden, yirmi beş yaşında Medine‘de vefat etmiştir. [17]Abdullahın babası; Mekke’nin bilge lideri Abdülmuttalib b. Haşim, annesi ise; Fatıma binti Amr’dır. [18]Peygamberimizin annesi; yine Kureyş kabilesinin önde gelen ailelerinden birisi olan Zühreoğullarının lideri Vehb b. Abdümenaf’ın kızı Amine’dir. Amine’nin annesi ise Berre binti Abüluzza’dır.[19]

Allah Rasulü, atası İbrahim Aleyhisselam’ın duası[20], kardeşi İsa Aleyhisselamın müjdesi[21]ve annesi Amine’nin rüyasıdır. Hz. Amine, hamileliği sırasında bir rüya görmüş; rüyasında kendisinden bir nur çıktığını, bu nurun aydınlığıyla Şam ve Busra saraylarını seyrettiğini ayrıca bir oğlunun olacağı müjdelenerek adını Muhammed ya da Ahmed koymasının tavsiye edildiğini söylemiştir.[22]

Efendimizin dünyaya gelmesi üzerine annesi Amine, Kureyş lideri Abdülmuttalib’e haber göndererek bir oğlunun olduğunu müjdelemiştir. Kabe’nin yanında Hicr’de bulunan Abdülmuttalib, oğullarıyla birlikte Muhammed aleyhisselamı görmeye gitmiş, Efendimizi kucağına alarak Kabe’ye götürmüş, çok sevdiği oğlu Abdullah’ın vefatından sonra kendisine bu erkek çocuğu nasib eden Allah’a şükretmiştir.[23]Amine, hamileliği esnasında yaşadığı olağanüstü halleri ve oğlunun adının Muhammed olması gerektiğini de Abdülmuttalib’e haber vermiştir.[24]

Efendimizin amcası Hz. Abbas yıllar sonra bu tatlı hadiseyi Müslümanlara anlatmış; annesi ile birlikte Aminenin yanına gittiklerini, Muhammed aleyhisselamın ayaklarını döşeğine vurduğunu bugün gibi hatırladığını ve kendisinin Efendimizi öptüğünü söylemiştir.[25]

Abdülmuttalib, sevgili torununun doğumunun yedinci gününde onu sünnet ettirmiş, kurbanlar kestirerek Mekke halkına ziyafet vermiş ve torununun adının Muhammed olduğunu ilan etmiştir. Kureyşliler, atalarının arasında Muhammed isimli bir kimsenin olmadığını hatırlatarak neden Muhammed ismini verdiğini sorduklarında ise onlara şu cevabı vermiştir: ‘Hem yerdekilerin hem de göktekilerin onu övmesini istedim.’[26]

Allah Rasulü şöyle buyurur: ‘Benim beş ismim vardır. Ben Muhammed’im. Ben Ahmed’im. Ben Mahi’yim. Allah, küfrü benimle yok edecektir. Ben Haşir’im. İnsanlar kıyamet günü benim peşimden dirileceklerdir. Ben Akıb’im. Benden sonra peygamber gelmeyecektir.’[27]

O, herkesin ve tüm peygamberlerin kendisine tabi olduğu Mukaffi’dir. O, rahmet ve tevbe peygamberidir. O; cihadın peygamberi, kıyamet günü enbiyanın önderi ve insanlığın şefaatçisidir.[28]

Allah Teala Kuran-ı Kerim’de, Efendimizi dört kez Muhammed ismiyle[29], bir kez de Ahmed ismiyle zikretmiştir.[30]Ahmed; hem Allahı en çok öven, hem de kullar arasında en çok övülen kimse anlamına gelir. Efendimizden önce hiç kimseye Ahmed ismi verilmemiştir.[31]

Bir ömür boyu Rabbini öven Efendimiz, geceleri gözyaşları içinde Rabbini zikreden, gündüz olduğunda Allah’ın dinini yüceltmek için kapı kapı dolaşan, savaş meydanlarında canını ortaya koyan sevgili Peygamberimiz; seni Allah Celle kitabında övmüş, Müslümanlar anne babalarından, çocuklarından daha çok seni sevmiş, senin davan için canlarından vazgeçmiştir. Ahmed ve Muhammed isimleri hiç kimseye senin kadar yakışmamıştır.

Flash Flash..! Şampuan Kansere Neden oluyor.!


Dünyaca Önlü şampuan Firması Johnson & Johnson’ın Kşmyasallarından Kanserojen madde olduğu bildirildi.

Ve bu şampuan hala raflarda satılıyor..!

Abd araştırma Campaign for Safe Cosmetics laboratuvarında yapılan incelemelerde az miktarda (1,4) Dioksin bulunduğu bildirildi

Çinli Bir radyodan duyrulan bildirgede Bu şampuanın yasaklanması gerekdiği ve raflardan kaldırılması insan sağlığına zararının büyük ölçüde olacağı söylenmiştir.

Formaldehitin marka şampuanın Japonya ve İsveç’te bebek ürünlerinde kullanılması yasak. 1,4 dioksin de Avrupa Birliği’nde yasak.

Ah türkiyem Ah 2009 Geldi ve Hala Senle Oynanıyor Ocak 31, 2009


Ah türkiyem Ah 2009 Geldi ve Hala Senle Oynanıyor  Ocak 31, 2009

Ah türkiyem Ah 2009 Geldi ve Hala Senle Oynanıyor Biz osmanlıdan Nasıl bir Ülke TeslimAlmışız Meğer? Atatürkün İnşaa ettiği Aziz vatanım Ne günleride görecekmiş.. Yıllarca ülkemizde oynanan oyunlar, çizilen haritalar, hazırlanan planlar meğer ne kadar çokmuş ve örgütlenmiş kii; Bu örgütler içimizde ve herkezin güvendiği o bu şu..! Acaba diyoruz oda mı bunlardan budamı bu işe bakıyor? Türkiyem o kadar Güzel bir Ülke ki! Tüm milletin fantezilerini kabartan hayallerin, miğdesinde olmasını istediği üretim randımanının aslında full olan nimetlerin, Gelecekde bile uzuuuunca yıllar altyapı ve giderleri karşılayacaı maden yataklarının, coğrafi koşum (jeopolitik) yapısıyla harikamsı bir ülke ki diğerlerinin gözü başka kerkenezlerin leşkargası gibi tepemizde dolaşmaları mantıklı aslında. Amma .! Biz neden bunlar görmemezlikden geliyoruz? Alışveriş ederken yerli mal yerine ital malları yeyliyoruzz ( -Amannn bunun asiti yok Diğerini kullanamıyorum, İki günde kırılırlar vs.vs.vs) ve mazeretler üretiyoruz? Türk ulusunun birbirlerine ihanetini neden dünyaca kahkahalar ardında izlenmesine izin veriyoruz? Dün Davos zirvesinde Türkiye Cumhireti başbakanı Recep Tayyip Erdoğana yapılan saygısızlığı Tüm türkiyeye yapılan bir saygısızlık olarak neden algılamıyoruz? bir kaçı çıkmış “-Mızıkcı, Oyun bozan, Yakıştıramadık, terketmemeliydi, yapmamalıydı, etmemeliydi ” Gibi yakıştırılamayan cümleler sarfederken neleri hedefliyorlar? ekmeğe sürülecek beyni olmayan insnalar türkiyesini bu kadar mı savunuyorlar. gelin Görün bir milli maç olsun OOO herkez Türkiyem canım benim Türkiyem kanım benim Lay Lay lom.. silahlar tüfekler çatılarda bilmemnerelerde .! Dün orada olan hadise bizim için Galip geldiğimiz bir zafer değildir, Bu şekilde algılamayın. Tabiri Caiz se Bizim maçımız bizim gollerimizin Nerede olacağını sizler daha iyi biliyorsunuz bunu da yazacak değilim. Erdoğanın yerinde olsaydınız siz ne Yapardınız Okuyucu kardeşlerim ? Elinizde 14 lüyle Perezi başından vururdum diyenleriniz vardır heralde. yada tekme tokat moderatör olan Ermeni şerefsizini gebertene kadar döverdim diyenlerinzde vardır sanırım ama bunlar Uygar bir milletin yapmayacakları yapmaması gerektiği ve barbarlığa giren eylemler olduğundan başbakanın elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorum. Bir resim güzel yapılabilir. Evet ama o resime rutuş olsaydı daha da güzel olabilirdi denen daha çok fikir de çıkar. Artık resim çizildi rutuş olsaydı olmasaydı tartışması ve yanlışlık doruluk kavgası sağcılık solculuk meselelerini aşmamız gerekir Mevzu türkiye oldukdan sonra.

Murat Aydemir.